Çok uzun zamandır dedelerimizin (HK) memleketi Çamlıhemşin’e gitmeyi hayal ediyorduk. Çocukların uzun doğa yürüyüşlerine hazır olmasıyla bu yıl gezi programımıza Çamlıhemşin’in de içinde bulunduğu Fırtına Vadisi’ni aldık.
Sıcaklar fazla bastırmadan, uzun yürüyüşleri keyifle yapabilmek için Haziran ayını tercih ettik. Genellikle araba kiralayıp yolda kendi rehberimiz olma kuralını Romanya’da olduğu gibi Fırtına Vadisi turunda da bozduk. Yaylaları gezmeyi ve bir hafta gibi kısa bir zamanda fazlaca şey görmeyi ve yapmayı planladığımızdan bizi kendi arazi aracı ile taşıyacak Çamlıhemşin’li bir şoför ve yine Çamlıhemşin’li bir rehberle program ayarladık.
Bir cumartesi akşamı İstanbul’dan Trabzon’a hareket ettik. Geceyi Trabzon’da geçirip Fırtına Vadisi’ne doğru yola çıkmadan sabah kahvaltıdan sonra dar sokaklarıyla bilinen Trabzon’da kısa bir şehir turu yaptık.
Aracı kullanan sevgili Erdem Akın yöre insanının sıcaklığını, misafirperverliğini ve mizah duygusunu taşıyan genç bir delikanlı. 3 gündür Çamlıhemşin’den uzakta olup ilçe sınırlarına girdiğinde yüzüne yerleşen gülümseme görmeye değer.
Rehberimiz ise “Gurbet Pastası”, “Kaçkarlar’da Bulut Olsam”, “Karardı Karadeniz” adlı kitapların ve çeşitli belgesellerin altına imza etmış yöreye aşık sevgili Uğur Biryol. Gezinin ilk iki günü Çamlıheşin etabında Uğur Bey’in işleri dolayısıyla yerine genç bir dağcı ve rehber olan sevgili Caner Yüksel bizi Çamlıhemşin’e vardığımızda, kalacağımız Moyy Mini Otel’de karşılıyor.
Moyy “dağ çileği” anlamına geliyor. Moyy Mini Otel Fırtına Deresi’nin kenarında 80 yıllık, ceviz ağacından yapılma ahşap bir bina. Sahibesi Özlem Hanım’ın her bir köşesine sevgiyle ve özenle dokunup yarattığı bir eser.
Otele yerleştikten sonra Ayder’e doğru yola çıkıyoruz. Yol üstünde Bulut Şelalesi’ni görebilmek için aracı parkedip Tar deresi boyunca 3 kilometrelik bir yürüyüşe geçiyoruz. Daha önce sadece yürümeye uygun bir patika varken, şelaleyi turizme açabilmek için genişletilip yol haline getirilmiş. Şelaleye kadar varan yeni yol bu ıssız ve bakir bölgenin kısa bir süre sonra kirlenip tahrip edileceğinin uğursuz bir habercisi gibi.
Şelaleye doğru yapılan köprü inşaatı… (Not: Köprü henüz bitmedi ise bu fotoğraf nasıl çekildi diye sormayın.)
Ayder çoktan doğal güzelliğini kaybedip kalabalık kitlelerin hücumuna uğradığından hiç resim çekmedik. Birer çay içip Çamlıhemşin’e Moyy Mini’ye, huzura geri döndük.
Çamlıhemşin’de 2. gün başlıyor. Ayrıntıları bekleyin 🙂
Sadiye – Hasan